Bilgiye sahip olma iştahı ve tarzı her geçen gün değişiyor. “Çabuk olsun, kısa olsun, öz olsun, net olsun, hem çok olsun hem hap gibi olsun” diyenlerin sayısı çığ gibi artmaya devam ediyor.
Bunun elbette ki geçerli ve anlaşılabilir nedenleri var. Öncelikle bilgiye erişim kolaylaştı. Diğer yanda zaman daraldı. Kısa zamanda başarılması gereken şeyler yoğunlaştı, fazlalaştı. Aynı anda birçok şeyi bir arada yapma becerileri gelişti. Herhangi bir şeyi öğrenirken derin bir şekilde odaklanmak zorlaştı çünkü odağımızı dağıtan faktörler çoğaldı. Bu ve benzeri nedenlerledir ki dinlemek daha da zorlaştı, “sadede gel” diyen iç sesimiz bizi ele geçirdi.
Durum buyken bize düşen de kendimizi kısa ve öz bir şekilde ama her şeyi kapsama alarak ifade etmeyi öğrenmek oldu.
Oysa farklıyız her birimiz. Kimilerimiz anlamı detaylarda bulurken, kimilerimiz sadece sonucu öğrenmek istiyoruz. Ve her seferinde kendi önem verdiklerimizin tuzağına düşerek derdimizi anlatmaya devam ediyoruz. Bir de uzun ve detaylı anlatımları çok seviyorsak işimiz daha da zorlaşıyor elbette.
Herkese birden hitap edebilmek ve günümüzün hızına uyarlanmak mümkün oysa ki. Nasıl mı?
Öncelikle anlatımımız hangi sadelikte olursa olsun konuya tam hakimiyet önemlidir. Çünkü bir şeyi kısa ve öz şekilde anlatabilmek, o konuyu derinlemesine ve bütün detaylarıyla bilmeyi gerektirir.
Bütün detaylarıyla bildiğimiz konunun kısa bir özetini yapmayı ve ana mesajı anlatmayı alışkanlık haline getirmek herkesin ilgisini çeker. Bu nedenle, neredeyse her konunun bir cümlelik bir özeti olabileceğini bilerek bunun egzersizini yapmak, farklı anlatma alışkanlıkları kazanmamıza katkı sağlayacaktır.
Kısa ve öz anlatımlarımız dinleyicimizin ilgisini çektiğinde, ki mutlaka çekecektir, sorular sorarak ilgilerini göstermeye başlarlar. İşte bu noktada, anlattığımız konuya tam olarak hakim olmamızın da etkisiyle etkili yanıtlar ve can alıcı detaylar paylaşma şansımız mutlaka doğacaktır.
Ne kadar etkili aktarırsak aktaralım, dinleyici aynı anda en fazla üç konuya odaklanabilir. Hatta üst sınır olan üç yerine mümkünse bir tane kilit mesaja odaklanmak dinleyicilerimizin dikkatini ve ilgisini çok daha güçlü bir şekilde çekecektir.
Bu ipuçları, gerek bir sunum hazırlarken gerek bir kişi veya topluluğa bilgi aktarırken gerekse de günlük sohbetlerimizde mutlaka kullanabileceğimiz niteliktedir. Günümüzün hızlı öğrenme ve pratik bir şekilde iletişim kurma ihtiyacını da karşılamamıza mutlaka yardımcı olacaktır.
Yazımızı, Winston Churchill’in ünlü bir sözü ile tamamlayalım;
“A speech should be like a woman’s skirt: long enough to cover the subject and short enough to create interest.”
Türkçesi;
“Yapacağınız konuşma bir kadının eteği gibi olmalıdır: esası kapsayacak kadar uzun, ilgiyi çekecek kadar kısa.”
Güzel bir hafta dileriz!
UFUKKOÇ Kurumsal Performans Danışmanları