İş yerinde ayrımcılık yazı dizimizi bu hafta Engellilere Yönelik Ayrımcılık konusu ile sonlandırıyoruz. Yazı dizimizin başından beri, en çok rastlanan ayrımcılık türlerinin işte başarı elde etme konusundaki dayanaksızlığını ve kişilerin sahip olduğu beceri ve yetkinliklerinin önem taşıyan tek konu olduğunu vurgulamaya çalıştık.
Konu, engellilere yönelik ayrımcılık olduğunda hassasiyet gösterme eğilimi artmakla beraber engelli çalışanların işe alımı ve kariyerleri konusunda desteklenmeleri yönünde çok sayıda iyi örnek göremiyoruz ne yazık ki.
Öncelikle, “engelli birey” algısı ile ilgili sağlıksız yaklaşımlar sergileyebildiğimizi, öğrenilmiş “iyi davranma” kalıplarına sahip olduğumuzu ancak tam olarak engelli bireylerle empati yapmayı genelde denemediğimizi söyleyebiliriz.
Herhangi bir zihinsel engeli olmayan tüm engellilerin iş hayatına katılım hakkı ve becerisi olduğunu bir yandan gözden kaçırırken bir yandan da “sözde kollama” ve “acıma” duyguları ile yaklaşarak belki de vicdanlarımızı rahatlatmaya çalışıyoruz. Oysa fiziksel engeli olan bireyler, en çok bu “acıma” benzeri duygu ile kendilerine yaklaşılmasından rahatsız oluyorlar. Ve herhangi bir fiziksel engel taşımayan insanlardan kendilerine engel olunmaması dışında pek de bir şey beklemiyorlar.
Peki iş dünyasında fiziksel engelli bireylere nasıl engel oluyoruz?
- Öncelikle bina ve ofislerimizi fiziksel engelli bireyleri gözeterek tasarlamıyoruz. Giriş çıkışlardan tutun, tuvalet alanlarına varıncaya kadar yalnızca modern bina standartlarını gözetme zorunlulukları çerçevesinde hareket ediyoruz. Bu arada mutfak kullanımı, ofis içinde basamak yerine rampa kullanımı, daha ergonomik oturma alanları ve mobilyaları, engelli bireylerin kullanımına uygun taşıma/servis araçları gibi konulara hiçbir şekilde hazırlanma ihtiyacı hissetmiyoruz.
- Çok iyi eğitimler almış, kendini son derece etkili bir şekilde yetiştirmiş kişileri engellilik durumu nedeniyle CV elemesine maruz bırakabiliyoruz. Yapılacak işin fiziksel uygunluk ihtiyacı taşıyıp taşımamasından bağımsız olarak, devletin zorunlu tuttuğu engelli çalıştırma kotası dışında engelli kişileri önemli birer potansiyel olarak iş dünyasına kabul etmeme cüreti gösterebiliyoruz. Bunu ne hakla yaptığımızı kendimize sormuyoruz dahi.
- Fiziksel engelli kişilerin üstün bir zihinsel efor ortaya koyarak yapabileceği masa başı işleri her nedense normal kabul ettiğimiz fiziksel özelliklere sahip kişilere uygun görebiliyoruz. Hiçbir dayanağı olmayan görsel beklentilerle alışkanlıklarımızı sürdürmekte ısrar ediyoruz.
Şimdi şöyle bir düşünelim…
Tele satış veya müşteri hizmetleri; satış destek görevleri, yazılım ve mühendislik işleri, dijital tasarım işleri, reklamcılık, yazarlık/editörlük, çevirmenlik, yönetici asistanlığı ve saymakla bitiremeyeceğimiz yığınla pozisyon için fiziksel engelli adayların değerlendirilmemesi için geçerli bir neden geliyor mu aklınıza? “Hayır” dediğinizi duyar gibiyiz.
O halde, bu bağlamda CV ayıklamayı kesmeyi bir prensip haline getirip aynı zamanda fiziksel engelli kişileri de iş başvurusu için cesaretlendirecek şekilde uygun eğitim, yetkinlik ve beceri setine sahip fiziksel engelli adayların da değerlendirilebileceğini ilanlarımıza ekleyerek işe başlayabiliriz.
Haftalardır sözünü ettiğimiz ayrımcılık türlerinin hiçbirisi ile ilgili iş sonuçlarına etki edecek bir dayanağa sahip değilken ne yazık ki farkında olarak veya olmayarak ciddi bir ayrımcılık yaklaşımı sergilediğimizi hatırlatmak ve bu konuyu tekrar tekrar düşündürmek istedik. Kurumların “iyilik” taşıdıklarını sosyal sorumluluk projeleri ile ispat etmeye çalıştığı bir ortamda en önemli “iyilik” davranışının çalışanları yetkinlik ve becerileri ile değerlendirme “iyiliği” ve “adaleti” sergilemesini umuyoruz ve tam olarak sizden, evet evet sizden, iş yerinde ayrımcılığa engel olmak konusunda bir şeyler yapmaya başlamanızı rica ediyoruz.