İş Yerinde Ayrımcılık-5

Ebru Erten Koç Ebru Erten Koç

 

İş yerinde ayrımcılık konusundaki yazı dizimizde Siyaset Temelli Ayrımcılık konusuna da değinmiştik. Bu hafta bu konu ile devam ediyoruz.

 

Yine örtük bir şekilde çalışanlar arasında mesafe olmasına neden olan bu ayrımcılık türü, son yıllarda iş dünyasında varlığını hissettiren konular arasında ne yazık ki. Genel toplumsal eğilimlerle paralel olarak, siyasi eğilimler de iş dünyasında dikkat çekici büyüyen bir sorun halini almaya başladı.

 

Sosyal medyanın da etkisiyle kişilerin siyasi görüşlerini ortaya koyduğu, çeşitli toplumsal olaylara kendilerine uygun buldukları tepkiler verdiği ve örtük bir şekilde hemen yanı başlarında bulunan iş arkadaşlarının da hassasiyetlerine dokunabildiği ortamlar yaşıyoruz. Bu, ne yazık ki organizasyonları oluşturan bireylerin birbirlerine karşı duygusal bagajlar oluşturmasına ve ekip içerisinde adı koyulmamış farklı gruplar oluşmasına neden olabiliyor. Ortak bir hedef etrafında birlik olması beklenilen çalışan gruplarının bu türden duygusal bagajlardan etkilendiği ne yazık ki araştırma sonuçlarının da ortaya koyduğu tehditlerden birisi.

 

Bunun yanı sıra, kurumlarda çalışan liderlerin de işe alım aşamasında ve/veya kurum içi kariyer hareketlerinde ‘kendilerine benzeyen’ kişileri bilinçli veya bilinçsiz şekilde desteklediği düşünülecek olursa, siyaset temelli ayrımcılık dikkate alınması gereken sorunlardan biri olarak gündemimizde büyüyen bir yer tutmaya devam ediyor.

 

Bir adım daha öteye gidecek olursak, kurumların kendi aralarındaki iş ilişkilerinde de siyasi eğilimlere göre kararlar alması durumu hepten karmaşık bir hale getirmekte. Satın alma kararları, iş ortağı veya tedarikçi seçimlerinin de bu konudan beslenmesi ortaya çıkan işlerin kalitesini tehdit edebilecek boyutlara ulaştırabiliyor.

 

Dolayısıyla yine dönüp dolaşıp aynı konuya geliyoruz. İş sonuçlarında başarı, ancak daha farklı kriterleri göz önünde bulundurarak elde edilebiliyor ve ne yazık ki her türlü ayrımcılık, işte başarıyı tehdit edebilecek boyutta irrasyonel bir olgu olarak karşısında durmamız gereken bir konu olarak dikkat çekiyor.

 

Bugüne kadar bahsettiğimiz diğer ayrımcılık türlerinde olduğu gibi, kişilerin siyasi eğilimleri de iş yerinde kolektif bir şekilde elde edilmesi beklenen başarıyla doğrudan ilişki içinde olabilecek bir konu değil. İş dünyası, her ne kadar öyle algılamasak da bileşenleri itibarı ile daha mekanik bir yapı çünkü:

 

Her kurumun bir vizyonu, bu vizyonu destekleyen ortak değerleri, kurumu vizyonuna ulaştıracak ve yazılı görev tanımlarını layıkıyla yerine getirmeye yarayacak hedef yetkinlikleri ve beceri setleri olmak durumunda. Ve bu bileşenlerin hiçbirisi aslında siyasi eğilimlerden beslenen unsurlar değil.

 

O halde, her birimizin çağdaş iş yaşamını tehdit eden ayrımcılık türlerinin farkında olup tarafsız bir şekilde her türlü ayrımcılığın karşısında durmamız gerekiyor. Kişisel farklılıklara saygı içinde bir iş yaşantısına devam edebilmeye yarayan kurum değerlerini rehber alarak, kurum değerleri etrafında hizalanarak, ortak başarıya ulaşmanın mümkün olduğunu hatırlatarak bugünkü yazımızı sonlandırıyoruz.

 

Önümüzdeki hafta, henüz yeterince dikkatimizi çekmeyen “Yaş Ayrımcılığı” konusuyla yeniden beraber olacağız.

 

 

 

 

 

Paylaşın

Mail ile Paylaşın
+90 212 202 9434 performansdanismanlari@ufukkoc.com
Vişnezade Mah. Süleyman Seba Cad. No:79/5 Maçka, İstanbul
Designneuro