Günümüzde, organizasyonların rekabete karşı hayatta kalması ve kârlı büyümesini sürdürebilmesi için “yenilikçilik” ve/veya “yaratıcılık” en çok ele alınan temaların başında geliyor. Kurum değerleri veya temel yetkinlikleri söz konusu olduğunda, güncel çalışmaların tamamında, neredeyse tüm kurumların yaratıcılığı ve/veya yenilikçiliği vurguladığını, hedeflediğini, öne çıkardığını görmek mümkün.
Ancak diğer tarafta, günlük pratikte neler olduğuna dönüp baktığımızda, yaratıcılık ve/veya yenilikçilik iddiası olan çoğu kurumun bunu mümkün kılacak bir kültür veya eğilime sahip olmadığını da görürüz. Çoğu kurum için “yenilikçi ve yaratıcı olmak” web sitelerini, ofis duvarlarını ve sunumlarının şirket tanıtım sayfalarını süsleyen bir ifadeden ibaret.
Ve geldiğimiz son durum gösteriyor ki; “yenilikçi” ve/veya “yaratıcı” olmak iş dünyasının en öncelikli ihtiyacı olarak boy gösteriyor. Birçok yayında, yaratıcı olmayanların ayakta kalamayacağını belirtiyor araştırmacılar.
Bu durumda, yenilikçi ve yaratıcı olmaya ortam hazırlamak her kurum için bir kere daha önemli, bir kere daha üzerinde düşünmeye değer. Ve işin özünde sihir değil, bilgi var:
- Bilgiyi Arttırmak: Sürekli öğrenmek, güncel ve yeni olan bilgiye sahip olmak en temel faydayı sağlıyor. Edinilen her yeni bilgi, yeni bakış açıları geliştirme hüneri sergilememizi mümkün kılıyor ve yeni bir düşünme şekli geliştirmemizi destekliyor. Bilgi arttıkça fikir de artıyor; bilgi arttıkça esneklik de artıyor.
- Bilgiyi Paylaşmak: Sahip olduğumuz bilgiyi paylaşmak, sadece kendimizi değil, bulunduğumuz ortamı da yeni bakış açıları geliştirmek konusunda besliyor. Ekip olarak alınması gereken tüm kritik kararlarda sürekli yeni bilgi paylaşımı yapmış olmanın geri dönüşünü almak mümkün.
- Bilgiyi Uygulamak: Yeni bilgi, fikir ve trendleri öğrenirken, bunları hayata geçirmeyi de düstur edinmek gerekiyor. Hayata geçiremediğimiz bilgi için bildiğimiz iddiasında bulunamayız. Bildiğimiz şey, uyguladığımız şeydir!
- Başka Bilgi ve Fikirlere Açık Olmak: Bilgiye ulaşmak herkes için mümkün olduğuna göre, etkileşimde bulunduğumuz her kişiyi de yeni bilgi ve fikirler edinmek için dinlemeye değer görmek gerekiyor. İş ortamlarında yapılan araştırmalar, “daha fazla bilmek ve bilgisini paylaşmak” iddiasında olan kişilerin, başkalarının fikirlerini yeterince önemsemediği olay örnekleri koyuyor ortaya.
Özetle, yenilikçi ve yaratıcı olmak doğuştan gelen bir marifetmiş ve yalnızca belli kişilerin başarabildiğini bir şeymiş gibi düşünülen günler çoktan sona erdi. Yapılan tüm araştırma ve çalışmalar, bunun geliştirilebilir bir yaklaşım ve beceri olduğunu defalarca ortaya koydu. Günümüz iş dünyasında yenilikçi ve yaratıcı olmak; kağıt üstünde kalamayacak kadar önemli ve öncelikli bir konu artık…