İnsan evladı her zaman olduğu gibi müthiş adaptasyon kabiliyetleri ile uzaktan çalışmanın dinamiklerine alışmış durumda. Hatta, uzaktan çalışmayı kalıcı hale getiren veya hibrit çalışma modellerini benimseyen kurumların sayısı ülkemizde de gün geçtikçe artıyor.
Uzaktan çalışmanın avantajları ve sunduğu fırsatlar düşünüldüğünde en çok aşağıdaki başlıkların dikkat çektiğini görüyoruz:
- Ofis / bina yatırımlarının azaltılması,
- Sabit bir çalışma yerine ulaşım maliyetlerinin azaltılması,
- Farklı coğrafyalarda yaşayan yeteneklerin de işe alınabilir hale gelmesi,
- Kontrolcü ve formal bir yapı yerine kişisel sorumlulukların ön planda olduğu bir yapıya geçilmesi,
- Çalışanların kendilerini daha özgür hissetmesi.
Elbette çoğaltılabilir bu başlıklar. Ancak bazı risk ve tehditlerin de uzaktan çalışmanın etkisiyle göze görünür hale geldiğini kabul etmek gerek. Nedir bu risk ve tehditler?
Şirket kültürünün zayıflaması: Şirket içi etkileşimin azalmasıyla birlikte, çalışanların etrafında hizalandığı ortak değerler ve davranış biçimleri de aşınmaya uğramaya başladı. O halde, tüm şirketlerin iç iletişim mekanizmalarını yapılandırması veya harekete geçirmesi gerekiyor. Çünkü uzaktan da olsa kapsayıcı ve varlığını olumlu yönde hissettiren bir şirket kültürü oluşturmak ve bunu korumak şirketlerin sorumluluğunda. Şirket içi kültürün yaygınlaştırılması ve içselleştirilmesinde kilit rol oynayan iç iletişim departmanlarının hak ettiği değeri görmesi gereken bir devirde yaşıyoruz.
Takım olmanın nimetlerinin göz ardı edilmesi: Sadece şirket içi değil, takım içi etkileşimin de azalmasıyla birlikte, iletişimin yönetici ile çalışan arasına hapsolma riski doğmaya başladı. Yönetici, her bir çalışanı ile ayrı ayrı ve bireysel bir ilişki içinde olmaya ancak fırsat bulabildiğinden takım olarak birlikte hareket etmenin gücü ve sinerjisi de iş sonuçlarına daha az etki etmeye başladı. O halde, liderin uzaktan da olsa takım olmak ve takım olarak kalmak için özel bir çaba içinde olması gerekiyor. İyi haber ise sosyalleşmenin yalnızca yüz yüze olmak zorunda olmadığını deneyimlemiş olmamız.
Çalışanların psikolojik güvenlik duygusunun azalması: Gözden uzak olanın gönülden de uzak olmasından mıdır bilinmez ama uzaklık, bir arada olmanın yerini tutmuyor elbet. Genel olarak iş kaygısının çok arttığı aşikarken çalışan bağlılığı ve motivasyonu gibi konulara daha ileri seviyede ve özenle yaklaşmak gerekiyor. Diğer yandan, uzaktan çalışma koşullarına uygun olmayan hane sayısı oranının yüksek olduğunu da düşünürsek iş ve özel yaşam dengesini tutturmakta zorlanıyor çalışan dünyası. İşte, tam da bu noktada şirket kültürü ve takım olma seviyesinin psikolojik güvenlik duygusunu doğrudan etkilediğini söyleyebiliriz. Ve psikolojik güvenlik, yeni iş dünyasının en önemli konu başlıkları arasında artık.
Birkaç güzel örnekle yazımızı sonlandıralım:
Bütün bunları düşünerek hareket eden bir lider, ekip üyelerinin evlerine kahve ısmarlayıp gönderiyor dijital alışverişin nimetlerinden faydalanarak. Ve bu küçücük incelik, keyifli bir takım toplantısıyla taçlandırılıyor. Aldığımız duyumlara göre, ekip üyeleri de bu küçük jestleri sürdürmeye karar vermiş ve arada bir birbirlerine ufak sürprizler yapmaya devam ediyorlar.
Diğer bir örnekte şirket üst düzey yöneticilerinin günlük hayatlarından kesitler sunduğu videolar paylaştığını gördük. Samimi ve doğal bir şekilde çalışanlarının yüzünü güldürmekten asla imtina etmeyen bu yönetim takımının şirket çalışanları ile şarkı söylerken, piyano çalarken veya birilerinin taklidini yaparken kaydedip paylaştığı eğlenceli videolar, aslında “biz kocaman bir aileyiz” mesajını sözle söylemekten çok daha değerliydi. Aynı şirketin, sanal ortamda birbirlerine meydan okuma (challenge) aktiviteleri de yaptığını duyduk daha sonra. İşini, koşullar ne olursa olsun severek ve eğlenerek yapan kocaman bir aile olduklarını büyük mutlulukla takip etmeye devam ediyoruz.
Aslında hiç de zor olmayan bu örneklerin çoğalması dileklerimizle.